Bir ucundan başkasına bisikletle yarım saatte gidilen bir kasabada gizemli bir biçimde kaybolmuş bir çocuğu ararken karşılaşılan doğaüstü olaylar… Resmen konusu bile buram buram seksenler kokuyordu Stranger Things’in. Çocuk oyuncuları kadar süratli büyüdü kerata. Upside Down, insan üstü güçler, kapalı deneyler derken devrin tanınan düşmanı Rusya’nın da işin içine girmesiyle olaylar sevecen kasabanın karanlık sırrı ekseninden çıkıp memleketler arası bir sıkıntıya dönüştü.
Tabii düşmanlar da yerinde saymadı. Demogorgon, Mind Flayer, Vecna… Her dönem olaylar katlanarak büyüdü ve geldik (benim daha düne kadar son dönem zannettiğim) 4. döneme.
Sezonun birinci yarısına dair izlenimlerimde de bahsettiğim üzere birinci 2 kısım yavaş başlamış ancak ‘Dear Billy’ ile aksiyonun doruklarına çıkarak Stranger Things işte budur dedirtmişti 4. dönem. Oradan sonra da sürat kesmedi esasen. 1 ay orta verdikten sonra ikişer saat olarak yayınlanan son iki kısım de dahil buna. Başlangıçta ziyadesiyle geri planda kalan California grubu nihayet işin içine biraz daha giriyor, Eleven kendisinden bekleneni yapıyor, Hawkins tarafını yürüten Goonies grubu de harika bir planla son atılımlarını yapıyorlar. Alışılmış meskendeki hesap çarşıya uymuyor ancak dizinin bol bol atıfta bulunduğu D&D de bu türlü değil mi aslında? Bazen planlarınız ne kadar güzel olursa olsun zarlar felaket gelir.
Doğrusu Stranger Things’in D&D referanslarını da seviyorum, ekseriyetle Hollywood imalcileri bu işlerden hiç çakmadıkları için her türlü oyun ve D&D referansı çok derecede yanlış ve rezalet oluyor fakat Duffer biraderler kendilerini o duruma düşürmemişler. Hatta Türkiye’ye biraz gecikmeli olarak doksanlarda uğramış olan D&D ve metal müzik eşittir satanizm algısına da çok hoş dokunuyorlar dizide. “TV’de gördüm kesin Satanizlermiş, bi’ yerde okudum ayin yapıyorlarmış” üzere kulaktan dolma saçmalıklarla eğitimsiz kitleleri linç çetelerine çevirmenin ve çoluk çocuğu maksat tahtası haline getirmenin ne kadar kolay olduğunu Eddie’yi sorgusuz sualsiz hatalı ilan eden Hawkins’liler sayesinde net bir halde görebiliyoruz. Ki Eddie de alışılageldik asosyal ve gülünç nerd klişesi yerine katmanları olan, farklı lakin sevilesi bir karakter olmuş. Bu dönemin farklılıklarını sevme ve olağandışı değil de kendine has olduğunu kabullenme temasına da cuk oturuyor doğrusu.
4. dönemi son sanıyordum demiştim ya, doğrusu şikayetçi değilim bu yanlış anlamadan. Dizi bitecek ve her şey olabilir diye heyecan dorukta seyretmiş oldum bir yandan. Üstelik kabul edelim, bu dönemde dizi finali yapmak için gereken tüm elementler de vardı. Upside Down hakkında pek çok sorumuz cevaplandı, eski düşmanların motivleri ve orijinlerine ışık tutuldu. Dört bir yana dağılmış olan takımın her bir modülü kesin senfoninin kreşendosunda birleştiler.
O noktada diziyi bitirselerdi de pek bir itirazım olmazdı doğrusu, ha bir dönem daha Stranger Things keyfi yaşamaya hayır diyecek de değilim. Umarım nefis bir sonla bitirirler de yıllar sonra diziyi tekrar tekrar izleriz.
Notu: 5/5
Son Karar: 80’ler üretimlerini ve nostaljisini sevenler için birebir. Son döneme yüksek notadan girdik, umarım düşürmeden bitirirler.